Prof. Dr. İlber Ortaylı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen "Osmanlı'da çevre ve şehir" konferansında bakanlık personeline, Osmanlı'dan günümüze çevre ve şehirciliğin geldiği durumu örneklerle anlattı.
Osmanlı'nın şehircilik bakımından dünyadan daha önde olduğunu ifade eden Ortaylı, "Bizim bir kırın ortasında Orhun abidelerini dikmediğimiz açık. Türklerle Moğollar orada iç içe yaşıyorlar. Abidelerin civarında şehirlerin olduğu kazılar yapıldıkça ortaya çıkıyor. Bu şehirler, bizim bildiğimiz şehirler değiller. Bizden evvel de şehirler var. Orta Asya'da bugünkü Özbekistan'da olduğu gibi şehirler var ancak bunlar İran'dan kalma şehirler." diye konuştu.
Prof. Dr. Ortaylı, Osmanlı'da imar düzeninin tamamen devlet işi olduğunu vurgulayarak, şehirlerle ilgili durumun bugünkü gibi belediye meclislerine verilmediğinin altını çizdi.
1950'ler 1960'lardaki gecekondulaşmadan bahseden, lağımların sokağa aktığını söyleyen Ortaylı, şöyle devam etti:
"Şu anda böyle sokakta akan lağım yok. Bu şehirliler susuz yaşamıyorlar. İstanbul'da, Ankara'da da susuz ev çok az. Herkesin suyu akar. Şehirlerin altyapı sorunları büyük ölçüde halledilmiş durumda. Ruhsatsız ve hesapsız gecekondu devri gitmiştir ama imar düzenine riayet etmeyen çok katlı binalar vardır. İmar düzeni ve imar kullanımı konusunda da Çevre ve Şehircilik Bakanlığına da bu konuda büyük görev düşmektedir. Bu işin halledilmesi geç kalınmış, bazı tedbirler lazım. 'Hazine arazisi' denilen şeyi halledeceksiniz. Bunu halletmediğiniz taktirde bu memleketin sırtı yerden kalkmaz. Siz o arazileri parseller, açık artırma ile satarsınız, o arazileri farklı imar düzenine çıkararak park gibi kamusal tesislere mi dönüştürürsünüz. Bir şey yapana kadar yasak bölge mi yaparsınız bilemem. O arazinin kullanımında akıllıca hareket etmezseniz hiçbir sorunu çözemezsiniz. Dünyada böyle bir şey yok”